Hayat tesadüflerle doludur derler ama ben buna inanmam.
Hiç bir şeyin tesadüfen geliştiği fikrini kabul edemiyorum.
Bir şekilde yaşıyoruz hayatımızı farkına vararak veya varmadan.
Farkında olmadan bir yerlere sürükleniyor insan, bir bakmışız ki bir an gelir o zamana kadar yasadıkların anlamını yitirmeden yeni bir anlam kazanır.
Benimde iste böyle oldu. bir şeyler anlamını yitirmeye başlamıştı derken bir anda her şey anlam kazanmaya başladı. Aslında yasadıklarımın bir anlamı vardı ve beni bir yerlere götürüyordu. Ve götürmeye devam ediyor bu yolculukta.
Hayatında dönüm noktan oldu mu diye sorsalar o dönüm noktalarımdan biri diyebilirim güneş hm. la tanışmam.
Onunla tanışmadan önce ki psikolojimi söyle tarif edebilirim. Dağınık halde duran ve birçoğu temizlenip zannedilmiş paspas altı yapılmış bir yığın yaşanmışlık ve birbiri içine geçmiş karmaşık duygular. Ve öyle bir zaman geliyor ki benzer yaşanmışlıkların olduğu bir anda bir rüzgâr esip bunları havalandırıyor. Her şey yeniden tekrarlanmaya hatta daha da kirlenerek birikmeye başlıyordu. Dışımda kalın bir kabuk ve hareket etmeme bile engel olacak ölçüde bir yük hissediyordum ve içimde kaybolmaya başlamış arada bir kendini bana hatırlatmaya çalışan bir ben vardı.
Artık o yükten kurtulmuş ve yeniden ben buradayım diyebileceğim bir ben olabildiğimi görmeye başladım.
Bir zamanlar bir yerlerde bıraktığım ya da gizlediğim değerimi buldum yeniden. Bana ait olmayan duygulardan sıyrılmaya başladım tümden. Asıl olmak istediğim ben olmaya başladım. Ben zaten böyleydim. Ama hayatın getirileri insana olumlu ya da olumsuz bir şeyler yüklüyor. Kendimi ortaya koyamıyordum bu yüzden.
Simdi bakış açım, görüş alanım genişledi, eskiye oranla kendimi daha güçlü daha huzurlu ve anını farkına vararak yasamaya başladım.
Eskiden kendimi ifade ederken çektiğim güçlük artık yerini rahatlığa bıraktı.
Yarını olumsuz taraflarıyla düşünürken artık düşünmemeye başladım.
Bu da adımlarımı kolay atmamamı sağlıyor artık.
En önemlisi artık kendim istediğim için çaba göstermeye başladım. Zorunlulukların yarattığı sıkıntılardan kurtuldum. Artık bunlara sıkıntı gözü ile bakmadığımı fark ettim.
İşim bile keyifli gelmeye başladı. Böylelikle öz güvenim yeniden yerine gelmeye başladı.
Zaman, zaman yasadığım fiziksel ağrılarım bile hafifledi diyebilirim. Baskıların yarattığı yükleri dengelemeye başladıkça hafifledim.
Birde iç dünyamdaki karmaşadan kurtuldum. Her şey puzzle ın bir parçası gibi yerini bulmaya ve yasadıklarım bir anlam kazanmaya başladı ki bu benim için en önemlisiydi. Yaptığımız çalışmayı, seansları bir zorunluluk olarak değil keyif alarak yapıyorum. Bu da beni mutlu ediyor.
Her seferinde yasadığım serüvenler her yasadığım olaya anlam katmaya başladı.
Bu sayede artık yapmam gereken şeyleri fark etmeye başladım.
Eskiden olsa insanların söylediklerinden çabuk etkilenir her şeyi kendi üzerime alınırdım.
Bu yüzden de karar verirken başka insanların fikirlerine bağlı kalır kararsızlık yasardım.
Şimdi ise istediklerimi yapmaya hatta fark etmeye başladım.
Evet, istediğim için yapıyorum bir şeyleri, yapmış olmak için değil.
Eskiden sürekli geceyi ve uyumayı beklerken simdi o saate kadar neler yapabilirim diye düşünmeye başladım.bana iyi gelen şeyleri yapmaya vakit ayırır oldum.ve fark ettim ki hayat gerçekten acısıyla tatlısıyla güzelmiş…yaşanmışların üstüne örtü çekmeye de gerek yokmuş ve kendimin ne kadar değerli olduğunu anladım.. artık kendimi seviyor ve kendimle barışık olmaya başladım.
Çünkü benim bu…
Kaybolmuş beni tekrar gün ışığına kavuşturan güneşe…
Suzan K. 🙂
böyle iste güneş hm.
önemli olan eskiye oranla her şeye ne kadar pozitif baktığım ve hafiflememdi:)önümde daha çok şeyler var ama artık farklı bir boyut kazandı hayat benim için.her şeyin bir anlamı olduğunu bilirdim.ama inanmakta zorluk ve tereddüt yasardım.simdi tereddüt yasamak yerine bana verilen hayatı yasamaya başladım.bunun için size sosuz teşekkür diyorum.ve iyi ki de bu yolculukta sizi seçmişim:)
hoşça kalın..
Comments are closed.