Yaklaşık 6 yıl önce tanışmıştım Güneşle. Yoğun bir şifa arayışındaydım ve internette yaptığım araştırmalarda bulmuştum onu. Anksiyate ve panik atakla başlayan depresyon hikayem 15 yıldır benimleydi ve beni epeyce zorluyor, yaşamdan alıkoyuyordu. Gülen yüzü, sıcacık enerjisiyle karşılamıştı beni. Tatsız bir şekilde eşimden boşanmıştım ve içim öfke, kızgınlık, acı doluydu. Annemi çok erken kaybedişim, ailemin parçalanması beni iyice yaşamdan uzaklaştırmıştı. Yapayalnız hissediyordum kendimi o yıllarda ta ki Güneş’în rehberliğinde içime yolculuğa başlayana dek. Bilinçaltının katmanlarına inerken tek, tek o bana yolu gösterendi.
Önce kızgınlık ve öfke duygularımın üzerinde çalıştık. Varlığıma mıhlanmış gibi hissettiğim bu duygulardan özgürleşmek en büyük isteğimdi. Ve iki saatin sonunda hemen, hemen hepsi yok olmuştu. Kızdığım ve öfke duyduğum insanı düşündüğümde içim tamamen nötr bir duyguyla kaplıydı. Hiçbir şey hissetmiyordum ona karşı, hafif ve özgür…
Sonraki seanslarda da unutamayacağım anlar yaşadım. Birinde yaptığım ‘Altın Çağ’ yolculuğu muhteşemdi. Seansa başladıktan 10 dk. Sonra bedenimin hafiflemeye başladığını, bir tüy gibi yükseldiğimi hissettim. Zihnimin ekranında her yeri altın olan bir yerdeydim ve annem orada bana gülümsüyordu. Kaybetmeyi kabullenemediğim ve duygusal bağımı koparamadığım annemle gerçek veda zamanıydı. Onu gördüğüm için mutluluktan ağlıyordum. Ama yokluğunun acısı bitmeliydi ve ona son kez veda edip onu da kendimi de özgür bıraktım. Seans bitiminde yine üzerimden, omuzlarımdan büyük bir yük kalkmıştı. Üzüntüler, acılar kendilerini hastalık yoluyla bedende ifade ediyorlar, negatif duygu temizliği ya da nötrlenmesi depresyonumun adım, adım gerilemesini sağladı. Ve sonraki yıllarda annemi hep güzel anılarıyla, sevgisiyle andım.
Yıllar sonra bugün üzerinde kendi kendime çok çalıştığım halde çözemediğim bir sorunla Güneş’in kapısını çaldım. Korku… Çalışma ve başarma korkusu. İçimde avaz, avaz bağıran ‘ben yapamam, başaramam’ sesi. Güneş yine yanımda ve sorunun kaynağına yolculuktayız. Bilinçaltı kayıtları… İki yaşındayım, annem bir yatağın üzerinde oturmuş ağlıyor. Çok üzgün ve çaresiz görünüyor. Küçücük bir çocuğum ve çok üzülüyorum. Elimden bir şey gelmiyor, onu bu durumdan çıkarmak istiyorum, mutlu etmek istiyorum ama yapamıyorum. O anda kayıt oluşuyor… ‘Yetersizim’.
47 yıl boyunca taşıyorum bu kaydı. Her girdiğim işte en fazla 6 ay kalabiliyorum. İnsanlara bir şeyler yapabilmek için kendimi paralıyorum ama olmuyor. Hep aynı duygu, yetersizim, yeterince iyi değilim. Güneş sabırla çalışıyor benimle. Arada ‘sıkıldım, yoruldum’ diyen ve kaçmak isteyen bilinçaltıma rağmen. Daha da geri gidiyorum, rahimdeyim, çıkmak istemiyorum, doğmak istemiyorum, seçimimden pişmanım. Pişmanlığı ilk hissettiğim an olmalı bu. Sonraki yıllarımda seçimlerimi hep sorguladığım ve hep pişmanlık duyduğum zamanların ilk anı. Rehberim tek, tek nötrlüyor bu hayatımı kökünden etkileyen hisleri, cımbızla ayıklar gibi, sabırla. Seans bitiminde yürüyüş yaparken sorguluyorum kendimi.
Korkuyor musun?
HAYIR
Ya pişmanlıklar?
HAYIR
Yuuuppiiiiii
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim tüm bu olumsuz duyguların yanı sıra geçmiş hayatlarımdan birinde bir Kızılderili olduğumu görüyorum. Cesur, gözü pek, mert, asla pes etmeyen, savaşçı, genç bir adam. Gözlerinin içi gülüyor. Sanırım bu özelliklerimi bana yeniden hatırlatmak için buluştuk. O benim, ben de o. Asla pes etmeyeceğiz. Seansta başka bir anda bilinçaltımın karanlık bir odasına giren ışık huzmesi de başka bir güzellikti. Üzerinde biraz çalıştıktan sonra BİR’liği tüm varlığımda hissettim. Bana mesajı şuydu…
‘Küllerinden yeniden doğacaksın, asla yalnız değilsin ve hiçbir zaman olmadın, ben hep yanındayım’
Teşekkürler Güneş, bana yolu gösterdiğin ve rehberliğin için…
Şükranlarımla.
Esra S.
Comments are closed.